31 Mart ihaneti ve siyasi suikastçılar!

Aziz Dağtekin Yazdı 

Türkiye sancılı 31 Mart’ı geride bırakırken, şimdilerde de kaybedenler ile kazananların üzüntüleriyle sevinçleri yarışıyor. Oysa kimse hatasını kirli ilişkisini, davasına ihanetini sorgulamıyor. Çünkü öfke ile fanatizm ve çıkarcılar ile yalakacılar birbirini kovalıyor. 

Malumunuz seçimler demokrasi dediğimiz kulvarda yapılır ve seçilenler verilen satılık olmayan reylerin rengiyle seçilirler. Bir diğer ifadeyle aday sahada zaferini kazanır, sandıkta tescil eder. Ey vatansever geçinen seçmenler! Şimdi sen merkezi hükümete öfkelenip sandığa gitmeyerek rey vermemen neticeyi değiştireceğini mi sanıyorsun. Şunu unutmamak gerekir ki hiçbir Müslüman, hiçbir dava adamı sandığa gitmezse ehli küfrün istediği bir yönetim gelir başımıza. Nitekim O ehli küfrün, O rey vermeyen Müslümanlar ile milliyetçi geçinenler üzerinde de otoritesi cereyan eder. Bazen “rey vermek küfürdür, laik rejimi tasdiktir” söylemiyle insanları sandıktan uzaklaştıranlar oluyor. Hayır. Bu söylem doğru değildir. Bugün hiçbir parti şeriat muvacehesinde A’dan Z’ye tasvip edilecek bir parti değildir. Zaten olamaz. Çünkü sistem şeriat değil. Sen inancına mugayir olan bu sistem içinde sana en çok fayda sağlayanı, sana en çok yakın olanı tercih edeceksin. Şu yanlışı yapıyorlar, bu yanlışı yapıyorlar deyip sandığa küsmeyeceksin. Sandığa gidip oyunu kullanacaksın. Nitekim 31 Mart’ta gördüğümüz odur ki, seçmen haklı ama ideolojisinin gerisinde kalabilecek sudan sebeplerle sandığa küstü. 20 milyonu aşkın seçmen sandığa gitmedi. Bu küskün seçmen şimdilerde “ders verdik ama pişmanlık yaşıyorum” diyerek üzüntü yaşamaktadır. Oysa merkezi hükümetin ekonomik politikalarından ve yanlışlarından dolayı bu milletin bunu sorguladıklarını gördük. Halbuki, herkes dik durmuş olsa cihan-ı şümul davasını güdüp A’dan Z’ye sağlam olsa kim bu yanlışı konuşabilirdi. 

Unutmamak gerekir ki A’dan Z’ye bozulmuş hiçbir ideolojisi kalmamış bir millete ne kadar güvenebilirsin. Günümüz siyasi arenasında ideolojilerini yitirmiş, önce menfaatim, sonra devletim ve partim diyen, çıkar çatışmasına yelken açan menfaatçilerin yarıştığı, siyasi otoritelere yerel yönetim yöneticileri için 3 yıl önceden planlar kuran bencillerin bu ülkeye ve cihan-ı şümul davasına veya belediye başkanlarına verecekleri hiçbir katkı yoktur. Yalan, dolan, riyakarlık üzerine kurulan, sahaya inmeyip halkla bütünleşmeyen, yalan ve yanlış anketlerle kendilerine saltanat, davasına ekmek yediği tekneye suikast düzenleyen bazı yalaka takımlarının gerçek yüzünü görmeyen belediye başkanlarına da yazıklar olsun. 

Dün bir gazozu 9-10 dava arkadaşımızla paylaştığımız, bugün hasmane bir şekilde baktığımız, kutuplara ayrılarak ayrıştırıldığımız ülkücü ve milliyetçi dava arkadaşlarımızın bozulduğunu, İlah-i Kelimetullah yolundan ve cihan-ı şümul davasından saptığını gördük. İşin en acı tarafı milletin yarısı Ümet-i Muhammed olmanın vasıflarını kaybetmiş. Sözüne sadık olmaktan çıkmış, rotasını şaşıran ayyaşlar gibi sağa sola savrulup duranlardan fazla bir şey beklemek de yanlış olurdu zaten. Peygamber efendimiz buyuruyor ki. “Kema tekunu yuvella aleykaüm” Yani “nasıl yaşarsanız öyle idare edilirsiniz.” demektedir. Bugün sen Cumhur İttifakından daha iyi bir idareyi istiyorsan ki hepimiz isteriz. O zaman millet efradı içindeki düzgün Mü’min muvahid insanların adedini çoğaltacaksın. Bu çoğalma belli hadde geldi mi onların liyakati sebebiyle Allah öyle dört dörtlük sağlamını gönderir ki şaşırmak elde bile olmayacaktır. Bugün Tayip beyi Devlet beyi kaldırsanız, zamanın kutbunu bilip de onların yerine birilerini geçirseniz bile inanın onlar da yanlış yapar. Çünkü kitlenin nasibi gönlüne akseder.  

Uzun lafın kısası demem odur ki; Sarıçam’da, Büyükşehir belediye başkanlığı seçiminde ve diğer ilçelerde Cumhur ittifakı olarak kibre kapıldık. Sokakta elini sıkmadığımız çok el kaldı. Kapısına ulaşamadığımız gönlünü alamadığımız çok küskün vardı. Üstüne üstlük emekliye hep umut dağıttık. Ama onlara bir türlü umut olamadık. Emekli son 10 güne kadar Reis’ten müjde bekledi. Reis’in emekliye verdiği müjdeden çıka çıka devlet bankalarının promosyonunu 3 bin liradan 5 bin liraya çıkarması oldu. 

Yetmedi. 100 bin mülakatsız atama bekleyen öğretmen adaylarının umudu ve ışığı söndü. Ekimini yapacak olan çiftçinin ard arda gelen akaryakıt zamları belini büktü. Kısacası Reis, hep rolantide bırakıldı. Bu feryatları duymadı. Devlet beyin de Erdoğan’ın da etrafındaki yalaka takımları Adana’da olduğu gibi, ülke genelinde gerçekler hep saklı tutuldu. 

İşte bu gafiller yüzünden Kızılelma’ya giden yol yarıldı. Gedik açıldı. Hizmetler bundan sonra düşmanca yoğun muhalefete rağmen yarıda kalacaktır. Allah’a çok şükür kendimi Türk-İslam davasına atadığım 1974’ten beri hiçbir kirli hesabın içinde yer almadım. Hiçbir kirli oyunun ve çıkar çatışmasının faili olmadım. Kimselerden utanacak bir yüz de taşımadım. Ne aşağı eğilecek bir başım ne de fos bir ayağım olmadı. Bilhassa Sarıçam’da bütün kirli ilişki ve çamaşırları biliyorum. Kirli ilişki ve pazarlıklar içerisinde olanlar mutlu olsunlar diye değil, cihan-ı şümul davam zarar görmesin diye şimdilik susuyorum. 

YÖNETİCİ Editör

Taraf Olmayan Habercilik Yapan Aybüke Türk Haber, dünyadaki bütün Türklerin gür sesi ve onların kulağı olacaktır. Habere Bozkurtça bakan ve değerlendiren Aybüke Türk Haber mazlumların da temsilcisi olmayı hedeflemiştir.

Göz Atmak İster misiniz?

Türkiye için en büyük tehlike nedir? ABD mi, İsrail ve terör mü, Ruya’nın nükleeri mi?

AZİZ DAĞTEKİN’İN İNCELEME YAZISI Dünya’yı huzursuz eden son uluslararası gerginlikler, ABD ile AB’nin savaşları kışkırtıcı …

Bir yanıt yazın