Aziz Dağtekin Yazdı
Mevlana buyuruyor ki, “Hilelerle, tedbirlerle çalınmış olan malın vebali adalet günü çalan adamın boynunda kalır.” Hz Ali efendimiz de buyuruyor ki, “Haksızlık karşısında eğilmeyiniz çünkü hakkınızla birlikte şerefinizi de kaybedersiniz.“ Bu kadar mana yüklü veciz sözler karşısında bin bir hile ve haksızlıklarla bütçe açığını öne sürerek emekli ile atama bekleyen öğretmenin hayallerini çalanlar ilahi huzurda nasıl can vereceksiniz?
“İtibarda tasarruf olmaz” diyen anlayışın eğitimde tasarrufa yönelmesi neyin kafasını yaşadığını anlamaktan gerçekten zorlanıyoruz. Tasarruf olacaksa bunun vebalini yükünü sadece emekli ile atama bekleyen öğretmene yüklemek hangi insani vicdana sığar birilerinin bunu açıklaması gerekmez mi? Bu gün kamuda 125 bin makam aracı var. Bu makam araçlarının yakıtı, sürücüleri, arızası-yedek parçası ve korumaları da var. Bu israfta valilerin, belediye başkanlarının, kaymakamların onları da geçtik parlamentoda görev yapan 600 milletvekilinin, bakanların, bakan yardımcılarının 3 dönem 5 dönem vekil olup da kaymaklı emekli maaşı alanların, kamuda 3-5 ayrı görev ile paranın belini kıranlara bütçe açığının tesir etmemesi gerçekten çok düşündürücüdür.
Öğretmene, emekliye gelince bütçe açığının öne sürülmesi hiç de hakça bir gerekçe değildir. Eğer modern müreffeh bir Türkiye hayaliniz ve idealiniz varsa eğitimciye saygı göstermek zorundasınız. Eğer eğitimcilerimiz olmasaydı bu gün çoğumuz mesleği kınamıyorum ama ya çöpçü yada çoban olurduk. Bakan Şimşek’in “emekli olan öğretmen kadar atama yaparız” sözü, birçok gencimizin hayallerini silip süpürdüğü gibi devlete olan güvenini de zedelemiştir. Her alanda çifte standardın olması eşitlik ilkesini ihlali anlamına gelmektedir. Hazine bakanın televizyon ekranlarına çıkıp da alaylı bir gülümsemeyle mülakatsız atama bekleyen 100 binlerce gencin hayallerini kırması hiç de kabul edilir bir üslup değildir. Kaldı ki hazine bakanı parayı bulmakla yükümlüdür. Atama kararı verme yetkisine de sahip değildir. Her bakanlık bütçesini yapar meclise sunar. Meclisten geçen bütçeyi maliye bakanı temin etmek zorundadır.
Şimdi hazine bakanın çıkıp da bütçe açığını öğretmen atamasıyla ilişkilendirmesi sizce sakıncalı değil midir? Yabancı fonların ülkeye girişini sağlamak gayesiyle dışardan gelen sözde yatırımcının 100 dolarına 45 dolar verirken aklınız neredeydi? Bu yabancıya ödediğiniz faiz olmuyor mu? Bu mantığın IMF’den ne farkı var? Biri ABD’nin sömürgecisi, diğer de İngiliz tefecilerinin fonları. O da faiz o da faiz. Maliye bakanı bu söylemiyle Cumhur İttifakını zora sokmaktadır. Gençlerimizin istikbali için devlet okul açarak, cehalete savaş açmışken, veliler çocuğuna eğitim vermesi için öğretmen beklerken, görev alanına girmeyen birilerinin Milli Eğitim Bakanı ve Cumhurbaşkanı yetkilerini kullanarak atama açıklaması yapması gerçekten düşündürücüdür. Hani halk arasında çok meşhur bir söz vardır, “Oynamasını bilmeyen gelin yerim dar” dermiş. Hazine bakanın da açıklaması oynamasını bilmeyen gelinin menkıbesi gibi bir şey!
Şimdi Hazine Bakanın muslukları kamuda, memur maaşlarında, parlamentoda, devlet bürokrasisinde kısması gerekirken, kalkıp da bütçe açığını emekli ile atama bekleyen öğretmene yüklemesi büyük bir haksızlık ve adaletsizliktir. Siz de takdir edersiniz ki, her haksızlığı kabul ediş, daha büyük haksızlıklar doğurmaz mı?
Nitekim Peygamber efendimiz de bir hadis-i şeriflerinde buyuruyor ki,” Haksızlığın karşısında susan, dilsiz şeytandır.”
Öyleyse; başta hazine ve maliye bakanı olmak üzere, bütün bürokrat ve bakanları, valileri, kaymakamları, belediye başkanlarını, üst rütbeli polis ve askerleri, yüksek emekli maaşı alanları, devletin birçok kademesinde 3-5 ayrı yerde maaş alanları mademki bütçe açığı var herkesi enflasyonla milli mücadeleye davet ediyorum. Öyle ucuz safsatalara karnımız tok. Varsa herkese var olmalı, yoksa yine herkese yok olması gerekmez mi?
Rabbimiz kul hakkı yeme diyor, çalma diyor, zulüm etme diyor, adaletli ol diyor, yetimin hakkını yeme diyor, iftira atma diyor. Hepsine mi kulakların tıkalı ey bakan! Yanlış anlamayın. Yiyorsunuz çalıyorsunuz demek istemiyorum. Adaletli olun, her şeye hakça bakın ki; emekli de mülakatsız atama bekleyen öğretmen de size, ” Bu mu sizin adalet ve eşitlik anlayışınız?” diye sormasın. Sizi anlıyorum. Ülkenin selamete çıkması için, kötü adam olmayı göze almış olabilirsiniz. eğer bu düşüncedeyseniz bu da yanlış. İşin doğrusu Hz. Ömer’in adaletinden şaşmamaktır.
Unutmayın!
Hükümdar haksız olarak bir köylüden yumurta alırsa adamları köylünün bütün tavuklarını alır. Yani dememiz odur ki, bu bütçe açığı kimin eseri? Emekli ile mülakatsız atama bekleyen öğretmen adayının mı, yoksa har vurup harman savuran bürokrasi ile kamunun mu?