Fidan’dan DEM’e: Sizin için Suriye Kürtlerden, Kürtler de PKK’dan ibaret

DEM’li vekillerin “Suriye’deki Kürtler” sözlerine tepki gösteren Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Sizin için Suriye Kürtlerden, Kürtler de PKK’dan ibaret. Suriye’nin tamamına bir bakın” dedi.

TBMM Genel Kurulu’nda 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’nin tümü üzerindeki görüşmeler sürüyor..

Bu kapsamda kürsüye çıkan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, konuşmasında Suriye’deki gelişmeleri ele aldı..

Konuşmasına müdahale eden DEM Parti grubundaki vekillerin “Suriye’deki Kürtler” ifadelerine Bakan Fidan’dan sert tepki geldi.

“SİZİN İÇİN SURİYE KÜRTLERDEN, KÜRTLER DE PKK’DAN İBARET”

Fidan, şunları söyledi:

Sizin için Suriye Kürtlerden, Kürtler de PKK’dan ibaret. Suriye’nin tamamına bir bakın. Araplar var, Dürziler var, Kürtler var, Aleviler var, Sünniler var birçok unsur var sadece bir yer yok..

“SURİYE HALKI VE SURİYE YENİ BİR DÖNEME GİRMİŞTİR”

Fidan konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

Suriye halkı ve Suriye 8 Aralık itibariyle yeni bir döneme girmiştir. Suriye krizinin başladığı ilk günden itibaren 13 yıldır devletimiz bütün kurumlarıyla bu krizi çok yakından takip etmektedir. Malumunuz Suriye sadece Türkiye’nin komşusu olmakla kalmıyor, diğer ülkelerinde komşusu ve aynı zamanda küresel ve bölgesel hegemonyaların menfaat arayışında olduğu, düzen kurduğu, oyun kurduğu bir bölge haline gelmiştir.

Adeta bir matruşka gibi oyun içinde oyunun düzenlendiği, herkesin farklı stratejik hesaplarının yapıldığı, bu stratejik çıkarların kimin ne zaman nerede işine yarayacağının belirlenmediği, belirsizliklerle dolu farklı oyunların oynandığı bir coğrafyada, Türkiye’nin 13 yıldır yürüttüğü stratejik sabırla, hikmetle, büyük bir azimle, dikkatle, ördüğü politika bugün itibariyle başka bir noktaya evrilmiştir.

2016’dan itibaren Türkiye-Astana süreci ile çatışmaların durdurulması sağlanmıştır. Malumunuz hem önceki görevimde hem şimdiki görevimde 13 yıldır krizin bütün aşamalarında, bütün boyutlarında, bütün muhataplarıyla beraberdim. Fakat rejim yaratılan zamandan ülkenin çok yönlü sorunlarının çözümü için istifade etmemiştir. Bakın 2016’da savaş durduruldu, muazzam bir zaman vardı.

Bu zaman içerisinde rejim ve müttefikleri kendi halkına demokratik, kuşatıcı bir anayasa, bir umut, iyi bir altyapı verebilirdi. En azından bunun için çalışma yapabilirdi. O da olmadı, ben bunu nasıl yapabilirim diye bizimle konuşma masalarında bunu konuşabilirdi. Defalarca bir yerlere geldiğimiz anlar oldu. Hiçbirinde kendi halkını tehdit görme dışında başka bir yaklaşım görmedik. Bizim tek bir artımız vardı ülke olarak. Her zaman için niyetimiz net, samimi, metodumuzda şeffaftır.

“SURİYE REJİMİ TARİHE KARIŞMIŞTIR”

Gün geçtikçe devlet siyasi, ekonomik ve sosyal açıdan maalesef çöküşe doğru gitmiştir. Özellikle son iki yılda olayı yakından takip eden arkadaşlar bilirler, devlet bütün yapılarıyla iflas etmiş durumdaydı, sadece ufak bir dokunuş bekliyordu.

Cumhurbaşkanımız bunu gördüğü için geçen yıldan itibaren aradaki bütün mekanizmaları, hastaneden itibaren bürokratik düzeyde, siyasi düzeyde kurulmuş ne kadar mekanizma varsa bunların hepsini bir kenara iterek kendisi direkt olaya müdahil oldu.

Çünkü okuduğu raporlardan, yaptığı gözlemlerden olayın nereye gittiğini görüyordu ve kendisi en yüksek ağızdan en yüksek teklifi yaptı. Buna da karşılık alamadı ama bu onların karşı karşıya kaldığı sonu önlemedi maalesef..

Halktan yükselen memnuniyetsizlik dalgası, rejimin saldırıları nedeniyle yaşanan sivil kayıplarda birleşince Suriye rejimi tarihe karışmıştır.

SURİYE’DEN TAHLİYE SÜREÇLERİ

Sayın Cumhurbaşkanımızın Suriye’de yaklaşan süreci öngörerek ülkemizle diyaloğun başlatılması ve muhalefet ile ulusal uzlaşının sağlanması çağrısında bulunmuştur. Ancak maalesef rejim Suriye halkı yerine kendi dar çıkarlarını düşünerek bu fırsatı değerlendirmemiştir.

Suriye halkına her zaman her hal ve şartta elini uzatan Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesiyle Türkiye olmuştur. Uluslararası toplumun Suriye halkını kaderiyle baş başa bıraktığı bir ortamda Türkiye tek başına Suriye halkının yanında durmaya devam etmiştir.

Geçen hafta Rusya, İran ve Arap ülkeleriyle gerçekleştirdiğimiz çok sayıda temasın yanı sıra, şimdi de pek çok ülkeyle yoğun bir diplomasi trafiği yürütmekteyiz. Bu görüşmelerin de ışığında, uluslararası alanı yönlendirmeye, ülkede kurulacak dengelerin sağlıklı, sürdürülebilir ve ülkemizin çıkarlarını gözetecek şekilde olması yönünde çalışmaktayız. Suriye’deki gelişmelerini izleyebileceği seyir, ülkemize yönelik olası yansımalarıyla birlikte etraflıca değerlendirmekte ve bu bağlamda gerekli tedbirler alınmaktadır.

Suriye’den tahliye süreçleri ve sınırımızdaki hareketlilik bağlamında kriz merkezini aktive ettik.

“İSRAİL ŞİMDİ DE SURİYELİ KARDEŞLERİMİZİN GELECEĞİNİ TEHDİT ETMEKTE”

Değerli milletvekilleri, İsrail’in uluslararası hukuku yine yok sayarak, bu kez Suriye’deki gelişmelerden çıkar sağlama çabalarına hız verdiğini de maalesef görmekteyiz. Suriye topraklarına giren İsrail, işgalci zihniyetiyle Suriye’nin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü hedef almaktadır. Suriye halkının barışa ve huzura yaklaştığı süreci tehlikeye sokmaktadır. Gazze’yi yerle bir eden İsrail, şimdi de Suriyeli kardeşlerimizin geleceğini tehdit etmektedir.

Netanyahu açıkça Golan Tepelerinin İsrail toprağı olduğunu açıklamakta beis görmemektedir. Zihniyet değişmiyor. İsrail’in saldırganlığı, mezalimi ve hukuksuzluğu devam ediyor. Türkiye olarak her zaman olduğu gibi Suriyeli kardeşlerimin yanında durmaya devam edeceğiz. Öte yandan herkes şunu da iyi bilmeli ki, Suriye’nin terörizmin yuvası olmasına izin vermeyeceğiz.

“BARIŞ 2 DEVLETLİ ÇÖZÜMLE MÜMKÜN”

Uluslararası platformlarda çok sayıda girişimlerde bulunmaya devam ediyoruz. Son olarak, İsrail’e silah satışının durdurması için Birleşmiş Milletler’de ortak mektup girişimine öncülük ettik. 52 devlet ve 2 uluslararası kuruluş mektuba ortak imzacı olmuştur. İsrail, bölgedeki saldırganlığını bazı ülkelerin diplomatik, ekonomik ve askeri yardımıyla sürdürmektedir. Bu nedenle, İsrail, uluslararası toplum içinde tecrit etmek için de çaba gösteriyoruz.

Ülkemizin de üyesi olduğu İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Ligi Temas Grubu, , insani yardımların ulaştırılması, Filistin’in devlet olarak tanınması için 18 ülke ve uluslararası kuruluşu ziyaret etmiştir. Bu süreçte 9 ülke daha Filistin’i tanımıştır. Orta Doğu’da kalıcı barış, İsrail-Filistin meselesinin 2 devletli çözümünden geçmektedir.

YÖNETİCİ Editör

Taraf Olmayan Habercilik Yapan Aybüke Türk Haber, dünyadaki bütün Türklerin gür sesi ve onların kulağı olacaktır. Habere Bozkurtça bakan ve değerlendiren Aybüke Türk Haber mazlumların da temsilcisi olmayı hedeflemiştir.

Göz Atmak İster misiniz?

2025 yılı asgari ücreti 22 bin 104 lira olarak belirlendi

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Işıkhan, 2025 yılında uygulanacak asgari ücretin 22 bin 104 lira …

Bir yanıt yazın