Başkan Erdoğan: Gazze’de insanlık yok ediliyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen Türkiye- Afrika 4. İş ve Ekonomi Forumu Kapanış Töreni’nde konuştu. Erdoğan konuşmasında İsrail’in Gazze’ye yönelik abluka ve bombalamalarına yönelik olarak ‘Gazze’de insanlık yok ediliyor’ dedi.

İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen 4. Türkiye-Africa Ekonomi ve İş Forumu’nun kapanış programı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleşti. Programa, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Afrika Birliği Başkanı ve Komorlar Birliği Devlet Başkanı Azali Assoumanı, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, Afrika İş Konseyi Başkanı Amany Asfour ve çok sayıda yabancı ve yerli iş insanları katıldı. Programda Cumhurbaşkanı Erdoğan katılımcılara hitap etti.

“TÜM AFRİKA’DAKİ BÜYÜKELÇİLİK SAYIMIZI 44’E ÇIKARDIK”

Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk milleti olarak Afrika halklarıyla kökleri 10. yüzyıla uzanan güçlü bağlarımız bulunuyor. Kıtanın farklı şehirlerinde inşa dilen asırlık camiler, kütüphaneler, hanlar, limanlar aramızdaki kadim dostluğun nişanelerinden bazılarıdır. Ortak tarihimizin izlerine, Sudan’dan Libya’ya, Harar’dan Cumburcu’ya kadar kıtanın her köşesinde rastlıyoruz.

Nice Afrika kökenli Osmanlı vatandaşının, Cihan harbinden vatan müdafaasına katılarak, atalarımızla omuz omuza çarpıştığını biliyoruz. İşgalcilere karşı verdiğimiz istiklal harbimizin, özgürlük mücadelelerinde, Afrika halklarına cesaret ve ilham aşıladığı bir başka tarihi hakikattir. Bu köklü geçmişimize rağmen ilişkilerimizde bir dönem adeta fetret devri yaşadık. Şüphesiz bunda ülkemizin ve kıtanın içinde bulunduğu şartlar etkili oldu. Uzun yıllar süren savaşlardan yorgun düşen ülkemiz, cumhuriyetimizin ilk yıllarında daha çok iç meseleleriyle uğraştığı, yaralarını sarmaya çalıştı.

Ancak bu dönemde dahi Türkiye, Afrika’ya ve Afrika halklarına asla sırtını dönmedi. Başta Kuzey Afrika ülkeleri olmak üzere kıtadaki özgürlük hareketlerini, dönemin zorlu koşullarına rağmen güçlü bir şekilde destekledik.  Bir şekilde Afrika halklarıyla irtibatlarımızı korumaya gayret ettik. 2002 yılında ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiğimizde, ilişkilerimizin yeterince gelişmediği bölgelere öncelik verdik. Bunlardan birisi de Afrika’ydı. Kıta ülkelerinin çoğuyla olan münasebetlerimizin seviyesi ne bize ne de Afrikalı dostlarımıza yakışmıyordu.

İlk olarak 2003 yılında Afrika ile ticari ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi stratejisini uygulamaya koyduk. Ardından 2005 senesini ülkemizde Afrika Yılı ilan ederek kıtayla ilişkilerimizde yeni bir sayfa açtık. Afrikalı kardeşlerimizle, yeniden kucaklaşırken işbirliğimizi eşit ortaklık ve kazan, kazan temelinde ilerletmeye çalıştık. Kıtaya yönelik kibirli bakış açılarını elimizin tersiyle ittik.

Afrikalı kardeşlerimizle göz hizasında ilişki kurmaya, duygudaşlık geliştirmeye, birbirinizi daha çok anlamaya ihtimam gösterdik. Tarihinde sömürgecilik lekesi bulunmayan bir millet olarak, hiçbir ayrım yapmadan Afrika halklarını bağrımıza bastık. Afrika açılımıyla ivme kazanan işbirliğimizi 2008 yılında Afrika Birliği’nin stratejik ortağı olarak bütüncül bir yapıya kavuşturduk.

Düzenlediğimiz 3’üncü Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi’yle ülkemizin ciddiyetini kıta ile işbirliğimizi atfettiğimiz önemi açıkça ortaya koyduk. Burada şu hususu bir kez daha vurgulamak istiyorum. Afrika, Türk milletinin kalbinde olduğu kadar ülkemizin dış politikasında da özel bir yere sahiptir. Afrika’nın benim gözümdeki ve gönlümdeki yeri ise çok müstesnadır.

Başbakanlığım ve Cumhurbaşkanlığım döneminde kıtaya elliden fazla ziyaret gerçekleştirdim. Her ziyaretimde Afrika’nın zengin kültürünü, insanlarını samimiyetini, yokluk ve yoksulluk içinde olsalar bile Afrikalı kardeşlerimizin metanetini gülen yüzlerinde, çiçekler açan Afrikalı çocukların yaşama sevincini yakından görme imkanı buldum. Afrikalı muhataplarımın, söylediği şu sözün ne kadar doğru olduğunu ben de bizzat tecrübe ettim.

‘Evet, bir kez Afrika’ya giden her zaman gitmek istermiş’ Biz de, ne Afrika’dan, ne Afrikalı kardeşlerimizden ne de kıtanın büyüleyici atmosferinden asla kopmadık, kopamadık. Aynı şekilde kıtanın dört bir yanından dost devlet ve hükümet başkanlarını ülkemizde ağırlamanın bahtiyarlığını yaşadık. Tüm Afrika’daki büyükelçilik sayımızı 44’e çıkardık. Ankara’da 38 Afrika ülkesinin büyükelçisine ev sahipliği yapmaktan ayrıca gurur duyuyoruz” dedi.

“TOPLAM 48 AFRİKA ÜLKESİYLE İŞ KONSEYLERİ KURDU”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ticaret müşavirliklerimizin sayısı yakında 31’e ulaşacak. Toplam 48 Afrika ülkesiyle iş konseyleri kurduk. Ticari ve ekonomik işbirliği anlaşmamız olan ülke sayısı kırk 48’i buldu. Yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması anlaşması olan ülke sayısı 32’ye çıktı. Ticaretten yatırıma, kültürden eğitime, Afrika’yla her alanda ilişkilerimizin günden güne geliştiğini büyük bir mutlulukla müşahade ediyoruz.

Önümüzdeki dönemde Afrika kıtası serbest ticaret alanının ticaret ve yatırımlar bakımından önemli fırsatlar doğuracağını değerlendiriyoruz. Burada ortak başarımızı göstermesi açısından bazı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum. Kıtayla 2003 yılında 5,4 milyar dolar olan ticaret hacmimiz geçtiğimiz yılsonu itibariyle 41 milyar dolara yaklaştı. Afrika’daki doğrudan yatırımlarımızın toplam değeri on milyar doları aştı.

Firmalarımız, enerjiden inşaata, tarımdan beyaz eşya ve gıdaya kadar farklı alanlarda iş yaparak Afrika’nın alt ve üstyapı eksikliklerinin giderilmesinde çok önemli vazifeler üstleniyor. Şirketlerimiz, iş gücü ihtiyaçlarının büyük bölümünü yerelden karşılayarak Afrika ülkelerinde istihdama ve üretime katkı sağlıyorlar. Bugün 100 bini aşan Afrikalı işçinin Türk yatırımcılar sayesinde istihdam imkanına kavuşması bizim için gurur kaynağıdır.

Türk müteahhitlerinin kıta genelinde üstlendiği projelerin toplam değeri 85,5  milyar doları geçti. Ziyaretlerimizde Türk şirketlerinin Afrikalı ortaklarıyla beraber inşa ettikleri yollara stadyumlara, havalimanlarına, fabrikalara rastlıyoruz. Muhataplarımız, şirketlerimizle çalışmaktan duydukları mutluluğu her fırsatta dile getiriyor. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak şirketlerimizin kıtada böyle anılmasını memnuniyetle karşılıyorum. Kıtada 41 ülke ve 62 noktaya uçan Türk Hava Yollarımız Afrikalı kardeşlerimizi diğer coğrafyalara bağlıyor.

Ayrıca tarım, ulaşım, imalat ve enerji sektörleri de kıtanın gelişmesi için kilit öneme sahip alanlar olarak yatırımcılarımızın ilgisini çekiyor. Savunma sanayi Türkiye’de son yıllarda en büyük atılım yaptığı sektörler arasındadır. İnsansız hava araçlarında, dünyanın ilk üç ülkesinden biriyiz. Akıncı’yla yakaladığımız ivmeyi Kızıl Elma ile bir üst lige taşıyoruz. Savaş gemisi teknolojisinde de kendi gemisini tasarlayan, geliştiren, inşa ve idame edebilen on ülke arasındayız.

Barış ve güvenliğin kalkınmanın temel şartı olduğu şiarıyla bu alandaki tecrübemizi Afrikalı kardeşlerimizle de paylaşmaya hazırız. Afrika coğrafyasının başarısını kendi başarımız olarak addediyoruz. Afrika Birliği’nin G20 üyeliğine en başından beri tam destek verdik. Bu çerçevede yapılan son G20 zirvesinde Afrika Birliği’nin üye olmasını memnuniyetle karşıladık.

Aziz kardeşim Komorlar Birliği Cumhurbaşkanı Asumani Azali’yi dönem başkanlığında gerçekleşen bu değerli üyelik için tebrik ediyorum. Afrika kıtasının küresel sistemde hak ettiği yeri alması için bundan sonra da gereken her türlü katkıyı sağlayacağımızın bilinmesini istiyorum” diye konuştu.

“İSRAİL YÖNETİMİNİN REFAH KAPISINDAN, İNSANİ YARDIM GEÇİŞLERİNE İZİN VERMESİ GEREKİYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Değerli misafirler küresel ve bölgesel ölçekte maalesef üzücü gelişmelere şahit oluyoruz. Afrikalı bazı liderlerin Ukrayna- Rusya arasındaki savaşın, barışçıl yöntemlerle sona erdirilmesi yönünde başlattığı girişime önem veriyorum. Biz de savaşın ilk gününden beri barış için çalıştık. Çalışıyoruz. Karadeniz girişimiyle, gıda krizinin daha da derinleşmesinin önüne geçtik.

Girişimin uygulanma döneminde 33 milyon ton tahılın boğazlarımızdan güvenle taşınmasını temin ettik. Ancak tüm samimi çabalarımıza rağmen Afrikalı kardeşlerimizin tahıldan arzu ettiğimiz miktarda faydalanamadığını biliyoruz. Bu konudaki rahatsızlığımızı, çeşitli vesilelerle muhataplarımıza ilettik. Eski kolonyal alışkanlıklar ne yazık ki burada da devreye girdi. Afrikalı kardeşlerimizin çektiği sıkıntılar, batılı zengin ülkeler tarafından yeterince dikkate alınmadılar.

Tahılın, Afrika ülkelerine daha adil ve daha etkin dağıtımına bilhassa önem veriyoruz. Karadeniz girişiminin uzatılmamasıyla bazı Afrika ülkelerinin endişelerinin arttığının farkındayız. Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin’le temaslarımızda bu kaygıların giderilmesi için neler yapabileceğimizi değerlendirdik, değerlendiriyoruz. İlk etapta bir milyon ton tahılın kıtaya ulaştırılması için görüşmelerimiz sürüyor. İnşallah bu gayretlerimizden müspet netice alacağımıza inanıyorum.

Rusya-Ukrayna Savaşı’nın olumsuz etkilerini yaşarken İsrail ile Filistin arasında meydana gelen hadiseler, hepimizi derinden sarstı. Gerginliği daha da artarak bölgeye yayılması ihtimalinden endişeliyiz. Camilerin, hastanelerin ve sivil yerleşim yerlerinin bombalanması gibi saldırıları kabul etmediğimizi ve asla etmeyeceğimizi açıkça söylüyorum. Gazze’deki insani durumu kötüleştiren ablukanın, bölgeyi provokasyonlara açık hassas bir duruma getirdiği malumdur.

Buradan sizlerin aracılığıyla tüm dünyaya sesleniyorum. 360 kilometre kareye sıkışmış iki milyon insanın elektriğini, suyunu, yakıtını, gıdasını kesmek en temel insan haklarının ihlalidir. Gazze halkının toptan cezalandırılması sadece sorunu büyütecek daha fazla acıya, daha fazla gerilime daha fazla gözyaşına sebep olacaktır. İsrail yönetiminin refah kapısından, insani yardım geçişlerine izin vermesi gerekiyor.

El Ariş Havalimanına, içerisinde ilaç, dayanıklı gıda, konserve, çocuk bezi, su, tıbbi malzemelerin de bulunduğu bir insani yardım uçağımızı bu sabah gönderdik. Çatışmalar başladığından beri bölgeye intikal eden ilk yardım kargosunu götüren uçağımız bugün saat 12.00 itibariyle havalimanına indi. AFAD başkanlığımız, yeni yardım malzemelerinin bölgeye sevkiyle ilgili hazırlıklarını sürdürüyor.

Biz bunu yaparken Birleşik Arap Emirlikleri aynı şekilde bunu yaparken Katar bu tür yardımları yaparken aynı şekilde Suudi Arabistan bunları yaparken ama bir de bakıyoruz ki Amerika buraya uçak gemisi göndermeyi konuşuyor. İngiltere uçak gemisi göndermeyi konuşuyor. İnsan hakları evrensel beyannamesinde acaba bunlar var mı? Şu anda Gazze’de yerle yeksan edilen kadın, çocuk, anne, ne var ne yok. Hepsi yok ediliyor. Bundan kimse dertlenmiyor. Ama biz, dertliyiz. Biz dertleniyoruz” şeklinde konuştu.

“GAZZE ŞU AN İTİBARİYLE MASUMDUR, MAĞDURDUR”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Eğer insan hakları evrensel beyannamesine zerre kadar saygınız varsa o zaman kusura bakmasınlar. Herkes acaba biz buraya ne gibi bir yardımda bulunabiliriz bunu konuşmaları lazım. Ama bunların böyle bir derdi yok. Şimdi kardeş Mısır makamlarıyla iş birliği içinde inşallah Gazze’ye insani yardımlarımızı ulaştırmaya devam edeceğiz.

Milyonlarca insan açlık tehlikesiyle karşı karşıyayken Filistinlilere yapılan insani yardımların kesilmesi ise yeni bir utanç lekesi olarak bu kararı alanların alnına yapışmıştır. Tüm tarafları aklı selimle hareket ederek önce ateşkesi sonrasında ise kalıcı barışı görüşmeye davet ediyoruz. Gerek şahsım gerek Dışişleri Bakanım ki şu anda Mısır’a yolda gidiyor.

Gerekse MİT başkanım, rehinelerin salıverilmesi başta olmak üzere krize çıkış yolu bulmak için temaslarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz. Ancak kimi aktörlerin sükûneti tesis etme yerine ateşe benzin döken, provokatif tavırları hem bizim çabalarımızı sekteye uğratmakta hem de krizi derinleştirmektedir. Değerli kardeşlerim, özellikle bir konuyu ifade etmem lazım. O da şudur. Gazze şu an itibariyle masumdur, mağdurdur. Ama İsrail’in böyle bir mazlum durumu söz konusu değil” dedi.

“FİLİSTİN DEVLETİ KURULMADAN BÖLGEYE BARIŞ VE HUZUR GELMEYECEĞİNİ BİR KEZ DAHA GÖSTERMİŞTİR”

Tabii, NATO’da beraber olduğumuz Amerika Birleşik Devletleri’nin bölgeye uçak gemilerini göndermesi maalesef barışa, sükunete, diyaloğa, diplomasiye ve taraflar arasında tansiyonun düşürülmesine hiçbir katkı sağlamıyor. Şimdi çok daha önemlisi Amerika’nın Dışişleri bakanı benim Dışişleri Bakanımla görüşme yapıyor. İsrail’e Dışişleri Bakanı sıfatıyla değil, bir Yahudi sıfatıyla yaklaşıyorum diyor.

Bu nasıl bir politikacı? Bu nasıl bir yaklaşım? Bunu söylediğin zaman sana karşındakiler de şunu söylerse ben de bölgeye bir Müslüman sıfatıyla yaklaşıyorum dersek ne diyeceksin? Bak, biz Yahudi öbür tarafta Türk öbür tarafta şu, bu demiyoruz. Karşındakine insan sıfatıyla yaklaşacaksın. Ya o çocukların halini görmüyor musun? O şehit edilen yavruların halini görmüyor musun?

Annelerinin, babalarının ne hale geldiğini görmüyor musun. Ne diyor? Düşünün. Ben seninle Dışişleri Bakanı sıfatıyla değil bir Yahudi olarak konuşuyorum diyor. Biz, bugüne kadar hiç böyle yaklaşmadık. Ülkemdeki İsrail büyükelçiliklerini şu anda her türlü korumanın altına aldık. Çünkü bu tür dönemler her şey olabilir. Ve biz ülkemizdeki büyükelçilikleri hep bizim güvencemiz altında olması gerekir diyerek güvence altında tuttuk.

Ve Amerika Başkanının, dün Suriye konusunda yaptığı açıklamadaki yaklaşımı, bizde kendilerinin bölgedeki faaliyetleri için ifade ediyoruz. Yani Amerika’nın, PKK’nın Suriye’deki uzantılarıyla bu ülkede yürüttüğü faaliyetler Türkiye’nin milli güvenliği için olağanüstü bir tehdit mahiyetine sahiptir. Biz, Amerika’yla NATO’da beraber değil miyiz? Beraberiz. Peki, bizim SİHA’mızı Amerika düşürdü mü? Düşürdü. Biz senle NATO’da nasıl beraberiz ya? Nasıl böyle bir şey yapabilirsin? Aramızda güvenlik sorunu var.

Söz konusu açıklama müttefiklik ve stratejik ortaklık ruhuyla bağdaşmadığı gibi, Suriye’yi bölmeye çalışan terör örgütlerine de cesaret vermektedir. Ülkemize yönelik terör tehdidini, terör örgütünün arkasında kimin olduğuna bakmaksızın, kaynağında ortadan kaldırmakta kararlıyız. DEAŞ’la göğüs göğüse çarpışan, şehitler verme pahasına bu terör örgütüne hezimete uğratan tek NATO müttefiki olarak bize karşı oynanan bu tiyatroyu sadece acı bir tebessümle karşılıyoruz.

Tiyatro oynayanları, kendi senaryolarıyla baş başa bırakıp kendi milli güvenliğimizin gerektirdiği adımları atmayı sürdüreceğiz. Son gelişmeler 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız, egemen bir Filistin devleti kurulmadan bölgeye huzur gelmeyeceğini bir kez daha göstermiştir. Kendi topraklarında asırlarca baskıya, sömürüye, işgale maruz kalmış Afrikalı dostlarımızın da 1967 sınırları içinde bir Filistin Devleti’nin hayata geçirilmesi için gerekeni yapacaklarından şüphe duymuyorum” dedi.

“SUDAN HALKININ ACILARINI HAFİFLETMEK İÇİN İNSANİ YARDIMLARIMIZI SÜRDÜRECEĞİZ”

Erdoğan, “Afrika’da olumlu gelişmelerle birlikte üzücü hadiseler de yaşanmaktadır. Sudan’da akan kardeş kanının bir an evvel durmasını ve krizin sühuletle çözülmesini temenni ediyoruz. Sudan halkının acılarını hafifletmek için insani yardımlarımızı sürdüreceğiz. Sayel bölgesinin, ciddi Siyasi, ekonomik, sosyal ve güvenlik sınamalarıyla yüzleştiği bir gerçektir.

Son dönemde sıkıntılı günler yaşayan Nijer’in en kısa zamanda anayasal düzene ve demokratik bir yönetime kavuşmasını ümit ediyoruz. Soruna barışçıl bir çözüm için yürütülen çalışmaların başarıya ulaşmasını diliyoruz. Nijer’e yapılacak herhangi bir askeri müdahalenin bu ülkeyle birlikte bölgenin tamamını daha derin bir istikrarsızlığa sürükleme riski vardır.

Gabon’da huzur ve istikrarın korunmasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Dünya beşten büyüktür şiarıyla yürüttüğümüz kutlu mücadeleyi sadece kendimiz için değil Afrikalı kardeşlerimiz için de veriyoruz. Son birkaç yılda, yaşadıklarımız tüm insanlığın kaderini güvenlik konseyi üyesi beş ülkenin insafına bırakmanın yanlışlığını bir kez daha ortaya koydu. 1,5 milyara yaklaşan nüfusuyla Afrika kıtasının güvenlik konseyinde, söz ve karar hakkının olmaması çok büyük bir adaletsizliktir.

Afrika’nın güvenlik konseyinde hak ettiği şekilde temsil edilebilmesi için güç birliği yapmamız gerektiğine inanıyorum. Yaklaşık 40 yıldır bölücü terörle mücadele eden bir ülke olarak Afrikalı kardeşlerimizin karşılaştığı güvenlik sınamalarını gayet iyi biliyoruz. Boko Haram, Eşebad, DEAŞ gibi örgütler sadece birkaç ülkenin sorunu değil hepimizin ortak düşmanıdır.

Bizim nazarımızda FETÖ ve PKK ile masum Afrikalıların canına kasteden bu terör örgütleri arasında hiçbir fark yoktur. FETÖ’yle mücadelemize destek veren bu teröristlerin faaliyetlerini yasaklayan örgütle iltisaklı sözde eğitim kurumlarını Maarif Vakfı’mıza devreden veya kapatan tüm dostlarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

YÖNETİCİ Editör

Taraf Olmayan Habercilik Yapan Aybüke Türk Haber, dünyadaki bütün Türklerin gür sesi ve onların kulağı olacaktır. Habere Bozkurtça bakan ve değerlendiren Aybüke Türk Haber mazlumların da temsilcisi olmayı hedeflemiştir.

Göz Atmak İster misiniz?

“Etki Ajanlığı” yasa teklifi revize edilmek üzere geri çekildi

Kamuoyunda ‘etki ajanlığı’ olarak adlandırılan, “Devletin Güvenliği veya Siyasal Yararları Aleyhine Suç İşleme” maddesi geri …

Bir yanıt yazın