Aziz Dağtekin yazdı
“Su uyur düşman uyumaz” sözü bu olsa gerek. Dün sosyal medya paylaşımımdan sonra kadim dostum Sinan özkan bana cevap niteliğinde bir paylaşımda bulundu.
Benim yaptığım paylaşımın içeriğinde CIA Eski Direktörü Graham Fuller’in “İslamsız dünya” adlı kitabında ABD’nin dünya hakimiyeti önündeki tek engelin Sünni Müslümanlardır. Vahabilerle ortak çalışıyoruz. Şiileri kullanıyoruz. Sünni iktidarın yılması Sünnilerin kalesi olan Türkiye’nin yıkılması ile mümkündür” diyerek açık açık tehdit ediyor. Biz ise ABD’yi hala dost bir müttefik olarak görüyoruz.
Benim sosyal paylaşımımdan sonra “bu ne ki bir de bunu oku” dercesine ibretlik bir makale gönderen kadim dostum Sinan Özkan’ın o tüyler ürperten içeriğine dokunmadan aynen paylaşıyorum. Okuyunca tüylerinizin diken diken olacağından eminim. İşte tüylerinizi diken diken edecek olan makalenin içeriği:
“Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama geçtiğimiz hafta sonu Kayseri’de Abdullah Gül ismiyle bir müze açıldı.
Müzenin açılışı için Kayseri’ye gelen Abdullah Gül’ün misafirleri de oldukça ilginçti: Aydın Doğan, Hüsamettin Özkan, Ertuğrul Özkök, Murat Yetkin, Bülent Arınç, Ahmet Davutoğlu, Cemil Çiçek, Abdülkadir Aksu, Hüseyin Çelik, Ali Babacan, Haşim Kılıç, Richard Moore (İngiltere Büyükelçisi), Rıfat Hisarcıklıoğlu, Bülent Eczacıbaşı.
Özellikle İngiltere büyükelçisi Richard Moore 15 Temmuz darbesinden sonra Kayseri’yi üçüncü kere ziyaret etmesi de çok manidar.
Bildiğiniz gibi 2008’de İngiltere Kraliçesi tarafından Büyük Şövalye nişanı ile ödüllendirilmişti. Yine Abdullah Gül 2010 yılında Kraliyet Uluslararası İlişikler Enstitüsü’ne yani Chatham House’a, “Chatham House” Ödülünü almak üzere İngiltere’nin yolunu tutmuştu.
Abdullah Gül’e bu ödül Anadolu’nun İngiliz işgalinin yıldönümünde verildi!
2008 yılında Abdulalh Güle’e Büyük Şövalye Nişanı takmak için gelen Kraliçe Elizabeth’in gemisi MMS Illustrious, Türk karasularına girmesine rağmen Türk bayrağı takmadı.
1918’de İstanbul’u işgal etmek üzere Türkiye’ye gelen İngiliz gemisi ile tam aynı yere demirledi. Ve bu gemide bir de askeri tören düzenlendi!
Bu törene Abdullah Gül ve eşi, Egemen Bağış, Cüney Zapsu ve Ali Babacan katıldı.
İsrail devletinin kurulmasına öncülük eden, Sykes Picot haritalarını çizerek Osmanlı’yı yıkan ve Sevr’i yapan “yuvarlak masacılar”dı.
Bu yuvarlak masanın adı daha sonra “Kraliyet Uluslararası Enstitüsü” olarak değişti. Daha sonra da bu masa resmi bir kuruluşa dönüştürülerek 2004’de Chatham House adını aldı.
Bu kuruluşun en önemli özelliği kapalı kapılar ardında tüm dünyanın haritalarının çizilmesi, savaşların tartışılıp yönlendirilmesidir.
Chatham House’da yapılan tüm konuşmalar gizlidir, halka açıklanmaz.
Chatham House aynı zamanda Exeter Üniversitesi ile de yakın bağlantı halindedir. Exeter mezunları Abdullah Gül, Fehmi Koru’dur.
Exeter Üniversitesi’nin yabancı ülkelerden birçok kişiye burs vermesi de çok ilginçtir.
Exeter üniversitesi’nden mezun olan veya doktorasını burada yapan kişileri, daha sonra özellikle İslâm ülkelerinde önemli ekonomik ve siyasi kuruluşların başında veya devlet görevlerinde görmek mümkündür.
Mesela İslâm Kalkınma Bankası’nın bütün önemli yöneticileri Exeter Üniversitesi’nde yüksek lisans veya doktora yapmıştır!
Dediğimiz gibi Chatham House’ta konuşulanlar Chatham House’da kalıyor, Ortadoğu bu yuvarlak masanın etrafında oturanlar tarafından şekillendiriliyor.
Türkiye’den Chatham House’a Abdullah Gül gidiyor. 15 Temmuz darbe sırasında İngiliz derin devletinin donanması gizlice kıyılarımıza yanaşıyor.
Darbenin arkasındaki üst aklın İngiliz derin devleti olduğu da Türk halkı tarafından artık biliniyor.
Her planın arkasında İBLİS ve avanesinin önderliğinde Siyonist Masonik Kabalist Küreselcilerin yönlendirdiği İngiliz derin devleti olduğunu ve her şeyin farkında olduğumuzu söylediğimizde ise Richard MOORE, twitter hesabından “daha yeni mi anladınız?” diye cevap veriyor…”
Chatham House ile Exeter Üniversitesi birbirileriyle çok ilişkililer. Bu da gösteriyor ki, Chatham House proje geliştiriyor, Exeter Üniversitesi de uygulamacılar buluyor. İngiltere Kraliçesi 2 Elizabeth’in öldüğü gün, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün İngiltere’de olduğu ortaya çıkması ve Gül’ün “Oxford Center for Islamic Studies’nin Yıllık Mütevelli Heyeti Toplantısına Oxford’da iştirak ettim.” demesi de gösteriyor ki Exeter Üniversitesi’nden mezun olanlara ve tez yapanlara ulusal çıkarlarımız için dikkat etmemiz gerektiğini gösteriyor.
Abdullah Gül, Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Chatham House’un kendisine verdiği “2010 Devlet Adamı” ödülünü almak için İngiltere’ye gitmişti. O tarihlerde Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül’ün, Chatham House ödülünü aldıktan sonra imza attığı boş defter ise dikkat çekti.
Bilindiği gibi, dünyada İngiliz kraliçesine hizmet ödülü de denilen Chatham House ödülü, 2010 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e verilmişti. Ödülü bizzat İngiltere Kraliçesi Elizabeth’in elinden alan Abdullah Gül, ödül sonrası boş deftere imza attığı iddia edilmişti. Abdullah Gül’ün boş deftere imza atması, Kraliçe’ye güven ve sadakatini simgeleyen bir davranış olarak yorumlandı.
Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Chatham House’un verdiği “Devlet Adamı” ödülleri, İngiliz çıkarlarına hizmet ettiği düşünülen isimlere 2005 yılından bu yana veriliyor.
Chatham House’un tarihi ise, 1920’lerden öncesine dayanıyor. “Yuvarlak Masacılar” adıyla faaliyetlerine 19.yüz yıl sonlarında başlayan bu Siyonist ve emperyalist kuruluş, Birinci Dünya Savaşı’nın bitmesinden hemen sonra, Paris Barış Konferası’nın ardından Uluslararası İlişkiler Enstütüsü adını alıyor.
1926 yılında kraliyet tarafından sahiplenilen bu İBLİS kuruluş, 1926 yıldan bu yana Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü adını alıyor.
Chatham House, Ortadoğu’nun parçalanması, bin parçacık yönetilebilir devletçikler fikrinin ilk ortaya çıktığı yer olarak da biliniyor.
Gördünüz değil mi? Su uyur ama Chatham House ile Yuvarlak Masacılar keza Exeter Üniversitesi uyumuyor. Bilhassa İblis kuruluş Exeter Üniversitesi’ne çok dikkat etmeliyiz çok!…