CHP’nin tarihsel çelişkileri ve bugünkü çıkmazı!

Aziz Dağtekin Yazdı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasını taşımakla sorumlu olan bir siyasi parti olarak uzun yıllar, halkın umutlarını temsil etti. Ancak, zamanla yaşanan dönüşümler, bu partinin geçmişiyle ve temel idealleriyle ciddi bir çelişki oluşturmuş gibi görünüyor. Bugün, Atatürk’ün kurucusu olduğu CHP’nin, ülkenin temel değerlerine aykırı eylemleri ve protesto biçimleri, siyasi arenada ciddi bir tartışma konusu haline gelmiş durumda.

İlk bakışta, CHP’nin eski dönemlerinde, ülkenin özgürlük mücadelesi veren, halkın taleplerini savunan bir hareket olarak kabul edilmesi anlaşılabilir. Ancak bu parti, zaman içinde ne yazık ki Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in temellerine ve halkın özgürlük mücadelesine sırtını dönerek, sadece siyasi çıkarlar peşinden koşan bir yapıya dönüşmüştür. Bu dönüşüm, sadece ideolojik değil, aynı zamanda tarihsel bir çelişkiyi de barındırmaktadır.

Bugün, CHP’nin içinde bulunduğu durumu anlamak için son yıllarda gerçekleşen protestoları ve toplumsal olayları dikkate almak gerekmektedir. Sözde hak ve hukuk arayışında olanlar, tarihin derinliklerinden gelen köklü bir halk mücadelesi yerine, sokakları yakıp yıkmayı ve ülkenin altyapısına zarar vermeyi tercih ediyor. Şehzade Cami’nin mezar taşlarını tahrip eden, tarihi anıtları yok eden ve kültürel mirası hiçe sayan bu eylemler, hak arayışından çok, bir ülkenin kimliğini yok etmeye yönelik bir saldırı izlenimi vermektedir. Bu tip protestolar, toplumsal huzuru bozan, halkı birbirine düşüren, ülkenin moral değerlerine zarar veren eylemler olarak dikkat çekmektedir.

İstanbul’daki yakışıksız protestolar, bir toplumun sahip olduğu değerleri ve geçmişi yok etmek isteyenlerin ne denli tehlikeli olabileceğini gösteriyor. Oysa protesto edilmesi gerekenler, halkı ezen ve sömürenler değil, bu kaos ortamını yaratanlardır. İktidarın varlığından rahatsız olanlar, halkın gerçek sorunlarıyla değil, sadece kendi çıkarlarıyla ilgileniyorlar. Toplumu huzura kavuşturmak yerine, kaosun büyümesine katkı sağlıyorlar. Bu durumda, protestoların ne derece gerçek bir hak arayışı içerdiğini sorgulamak gerekir.

Bir de unutulmaması gereken bir durum vardır: Bazı muhalefet liderlerinin, ülkemizi yabancı güçlere şikayet etme girişimleri. Bu, özellikle de CHP lideri Özgür Özel’in son dönemdeki açıklamalarında bariz bir şekilde görülmektedir. Özgür Özel’in, Türkiye’nin iç sorunlarını dışarıya taşıması, tıpkı Seyit Rıza’nın dönemin güçlerine baş kaldırışı gibi, sadece ülkenin imajına zarar vermekle kalmayıp, aynı zamanda Türk halkının onurunu zedeleyen bir tutumdur. Seyit Rıza, dönemin en büyük isyanlarından birine imza atmış, ancak yaptığı bu çıkış, Türk milletinin değerlerine ve bağımsızlık mücadelesine zarar vermiştir. Bugün de benzer bir tutum sergileyen Özgür Özel, ülkemizi İngilizlere şikayet ederken, halkın güvenliğini ve ülkenin iç barışını hiçe saymaktadır. Bu tür açıklamalar, sadece iç siyaseti değil, dış siyaseti de olumsuz etkileyerek, ülkemizin uluslararası alandaki prestijini zedelemektedir.

Sonuç olarak, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in değerlerini temsil etmesi gereken bir siyasi parti olan CHP, zaman içinde halkla olan bağlarını koparmış ve kendi çıkarları doğrultusunda hareket eden bir yapı haline gelmiştir. Bugün, parti içindeki bazı liderlerin ve eylemlerin, ülkemizi tehdit altında bırakmak ve dışarıya şikayet etmek gibi sorumsuzca bir yaklaşımı sergilemesi, CHP’nin geçmişten gelen bu büyük idealleri hiçe saydığına dair önemli bir gösterge olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu tür çelişkiler ve sorumsuz eylemler, sadece CHP’yi değil, tüm Türkiye’yi geriye doğru sürükleyen bir tehlike olarak dikkat çekmektedir.