Finlandiya, İsveç, NATO eşittir VETO ne dersiniz?

Hataya sormuşlar sen kimsin? Hata dile gelmiş, “Ben bir hatayım. Ben kaybedenim. Ben nefret edinilenim. Ben kullanılanım. Ben her günahın ve yanlış kararın kurbanıyım.”

Yine hata ile ilgili olarak, bir bilgeye nasıl bu kadar doğru kararlar alabildiğini sormuşlar. Bilge, “Gururla Deneyim” demiş. Peki  O deneyimi nasıl kazandın? diye sormuşlar. Bilge el cevap, “Hatalarımla” demiş.

Şimdi dış politikalarda 2015 yılına kadar Türkiye birçok alanda ciddi hatalar yaptı. Can düşmanlarımızı hiçbir işe yaramayan NATO’ya veto hakkını kullanmayarak girmelerini sağladı. Atatürk’ün, “Yurtta Sulh, Cihanda sulh “veciz sözünü hep korkaklık ve ürkeklikle uygulanmaya kalkışıldı. Ta ki 15 Temmuz’da FETÖ terör örgütü darbe girişimi kalkışması yapmaya kalkıştığı tarihe kadar. Artık Türkiye dayak yiyen, dışlanan, ürkek çocuk algısından kendisini kurtarmalı. Geçmişteki hatalarını kabul edip, o hataları yediğimiz kazıkların ortalaması sayıp tecrübe ile taçlandırmalıdır. Ve hayatta hiç hata yapmamış birisi zaten hiçbir işe başlamamış demeye sayarak, artık bundan sonra aynı hatalara düşmemeyi prensip ettik demelidir.

Şimdi diyeceksiniz ağzındaki baklayı çıkar, lafı bu kadar sündürmeye ne gerek var? Şunun için gerek var. Merak buyurmayın tek tek açıklayayım. Biliyorsunuz çakma müttefikimiz ABD, boş gerekçelerle bizi F-35 programından çıkardı.

–        Neymiş? Siz S-400 kullanıyorsunuz! NATO’nun güvenliğini tehlikeye düşürüyorsunuz. Peki sen Yunanistan’ı NATO’ya aldığın sıralarda Rusya’nın S-300’lerini kullandığını bilmiyor muydun?

–        Sorarız çakma dost! Neden Yunanistan’ı NATO şemsiyesinin altına aldınız?

–        Onlar sarışın diye mi, yoksa nasıl olsa çantada keklik onları tehlike görmediğinden mi?

Bir diğer konu daha var aslında. O da Ey ABD!

Sen şimdi partizan kongrene diyorsun ki aman dikkat! Çok kullandığımız dostumuz Türkiye’yi küstürmeyelim 500 yıllık dünyaya hakim olma projelerimizi çöp etmeyelim. Gelin Türkiye’ye F-35’leri ulusal çıkarlarımız için vermedik ama onlar da bari F-16’lara da razı olmuşlarken, bu talebi koz olarak kullanalım ve diyelim ki veririz ama bir şart ile. O şartımız da Finlandiya ve İsveç’in de NATO’ya girmelerini VETO etmeyin. Bu vesileyle bir taş ile çok kuş vuralım diye bir hesabınız olduğunu biliyoruz. Nereden mi? Yaklaşık yüz yıldır yediğimiz dayaktan ve yediğimiz kazıkların ortalamasından.

Yemezler!

Uyutulan dev artık çok şükür uyandı. Tecrübe sahibi Türkiye, onca kıskaca rağmen her alanda boy göstermeye başladı.  Türkiye, terörist sever Finlandiya’yı İsveç’i Yunan’ı ve diğer AB ülkeleri gibi af edecek lüksüne sahip değil. Bunlar her defasında dayak yiyen ve her konuda aldatılan Türkiye’nin bu terörist sever ülkeleri af edeceklerini sanıyorlar ama boş bir beklenti. Aslında Türkiye’nin önüne tarihi bir fırsat çıkmıştır. Türkiye, geçmiş hatalarının faturasını bir taşta birçok hatayı telafi edecek duruma gelmiştir.

Hani sormuşlar ya “tecrübe nedir?” diye! Tecrübe, dile gelmiş “Yaptığım hataların bileşkesidir.” Diğer bir argo ifadeyle tecrübe yediğimiz kazıkların ortalamasıdır. Öyleyse 2015 yılına kadar ortalaması yüksek olan dış politikadaki hatalarımızı ve yediğimiz kazıkların acısını gidermek ve artık duygusal değil, ortak aklımızla ülkemizin ulusal çıkarları için kılı kırk yararak doğru adımlar atmalıyız.  Rusya’nın dostluğunu daha fazla kazanmak ve Onların da Suriye’den çekilmelerini sağlamak ve Ortadoğu’yu barış gölü haline çevirmek için Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya girmelerini engelleyen VETO hakkımızı tereddütsüz olarak kullanmalıyız.

Bunu da yalın bir dil ile Rusya’ya anlatalım. Bak dostum, sen NATO burnunun dibine kadar giriyor diye rahatsız oluyorsun. Peki bir yandan siz Rusya, diğer yandan çakma müttefikimiz ABD, NATO ve avaneleri olan AB ülkeleri, burnumuzun dibine kadar girmiş teröre verdiğiniz desteklerle askerlerimiz şehit oluyor deme vaktimiz artık gelmiştir. Böylelikle hem teröre aleni destek veren Finlandiya ile İsveç’i cezalandırmış olalım hem de ABD’nin dünyayı ele geçirme oyununu bozalım ve her defasından dayak yiyen çocuk olmanın intikamını alalım. Geçmişteki hataları da atacağımız doğru adımları tecrübe ile taçlandıralım.

Neymiş tecrübe? Yaptığımız hataların ve yediğimiz kazıkların bileşkesiymiş! Öyleyse tecrübe edinmişsek, ABD’nin ve diğer emperyal güçlerin çirkin oyun ve isteklerine artık yeter deme zamanımız gelmiş ve geçmiştir. Ne dersiniz?

YÖNETİCİ Aziz Dağtekin

1960 yılında Elazığ'da doğdu. Öğrenimini İstanbulda tamamlayarak gazetecilik mesleğine 1983 yılında başladı. sırasıyla Hergün, Bulvar, Hürriyet ve Türkiye Gazetelerinde muhabirlik ve yazı işleri kadrolarında görev aldı. Basın sektöründen 2006 yılında emekli oldu. Halen idare yeri Adana olan ve Ulusal yayın yapan Netinternet, Ekonet Haber, Eko İntenet Haber sitelerinde Genel Yayın Yönetmenliği ve ekonomi ile alakalı yazı ve yorumlar yazmaktadır. Gazetecilik mesleği yanısara sigortacılık, pazarlama ve finans sektöründe üst düzey yöneticiliklerde bulundu. Sırasıyla İhlas Barter ve Turk Barter'da franchise ve bölge müdürlüğü görevlerinde yer aldı. 2005 yılında Turk Barter'dan ayrılarak Anadolu Barter'ı kurdu. Halen 13'e yakın şubesiyle faaliyet gösteren Anadolu Barter'ın Yönetim Kurulu Başkalığını yürütmektedir. Evli ve 2 çocuk babası olan Gazeteci-Yazar Aziz Dağtekin halen Basın Konseyi üyesi ve Adana'da Kurulu bulunan Çukurova Güreş Vakfı ile Elazığlılar Kültür ve Dayanışma Derneğinin de kurucu üyesidir.

Göz Atmak İster misiniz?

Türkiye için en büyük tehlike nedir? ABD mi, İsrail ve terör mü, Ruya’nın nükleeri mi?

AZİZ DAĞTEKİN’İN İNCELEME YAZISI Dünya’yı huzursuz eden son uluslararası gerginlikler, ABD ile AB’nin savaşları kışkırtıcı …

Bir yanıt yazın