Sabah gazetesi yazarı Bercan Tutar, Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından 2021 yılına yönelik raporu değerlendirirken ABD’nin Ukrayna’yı işgale girişen Rusya’ya karşı çaresiz kalışının nedenlerini ortaya çıkardığını savundu.
Gazeteci Bercan Turar, “MİT Raporu, Ukrayna savaşı ve yeni küresel paradigma” başlıklı bugünkü yazısında Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından geçtiğimiz günlerde yayımlanan 16 sayfalık “2021 Yılı Faaliyet Raporu”nun detaylarına değindi.
Tutar, MİT Başkanı Hakan Fidan’ın imzasını taşıyan raporu Ukrayna krizinde batının Rusya’ya karşı yaşadığı çaresizliğin nedenine ışık tuttuğunu belirtirken dünyanın yöneldiği yeni aşama için uzmanlarca söylenen “süper/hipersonik çağ” veya “siber dönem”in tipik örneklerine dikkat çekerken bu ifadelerin Rusya ve İsrail tarafından hangi aşamalara taşındığına dikkat çekti. Yazıya göre, Rusya’nın ABD’yi çaresiz bırakan füze gücü ile İran’ın nükleer programının mimarı Muhsin Fahrizade’ye yönelik İsrail tarafından gerçekleştirilen 2020’deki suikastın da ayrı bir anlam içeriyor.
İşte Bercan Tutar’ın o yazısı
Dünyanın Ukrayna savaşına kilitlendiği bir dönemde önceki gün Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından çok önemli bir rapor yayımlandı.
MİT Başkanı Dr. Hakan Fidan’ın imzasını taşıyan 16 sayfalık “2021 Yılı Faaliyet Raporu”ndaki tespitler, hem bugünkü aktüel dünyayı anlamada hem de gelecekteki küresel yönelimleri tahmin etmede hayati öneme sahip birer işaret fişeği mahiyetinde.
Zira dünyanın yöneldiği yeni aşamayı uzmanlar ‘süper/hipersonik çağ’ veya ‘siber dönem’ diye niteliyor. Hemen şunu belirtelim ki süpersonik füze teknolojisinde Rusya, siber teknolojide de İsrail, açık ara dünyada iki lider aktör konumunda.
Siyasi liderlerin dinlendiği Pegasus adlı casus yazılım programı ile İran’ın nükleer programının mimarı Muhsin Fahrizade’ye yönelik 2020’deki suikast, İsrail’in siber alandaki üstünlüğünün birer örneğiydi.
Süpersonik füze sistemlerinde ise Rusya’nın 2017’den beri süren küresel bir karteli söz konusu. Deyim yerindeyse Rusya dışında bu teknolojiye sadece Çin, Kuzey Kore ve Hindistan sahip. Bu alanda ABD’nin esamisi bile okunmuyor.
Bu da Ukrayna savaşında ABD ve NATO’nun neden “Biz Rusya ile savaş istemiyoruz” nakaratını dillerine doladıklarını açıklıyor zaten. Çünkü süpersonik füzesi olmayan ABD’nin Rusya için bir askeri caydırıcılığı bulunmuyor. Unutmayalım ki süper/hipersonik füze teknolojisindeki gelişmeler, endüstriyel çağın kapılarını aralayan buhar makinesinin icadından daha köklü bir biçimde küresel jeopolitik paradigmayı dönüştürmeye aday görünüyor.
Raporda dikkat çekilen diğer unsurlarla birlikte düşünüldüğünde siber teknoloji ile birlikte süpersonik füze teknolojisinin, ekonomik ve jeopolitik dinamikleri geçerek ülkelerin kaderini belirleyen en temel faktörlerden biri haline geldiğini görüyoruz.
Peki, süpersonik füzeleri bu kadar önemli kılan ne? Dünyadaki jeopolitik dengeleri değiştiren ve ses hızından 5, 10 hatta 20 kat daha hızlı bir seviyeye çıkabilen kıtalararası süpersonik füzeler, yüksek hızları sebebiyle günümüzde hiçbir hava savunma sistemi tarafından önlenemiyor.
Bu sebepten ötürü Sayın Fidan’ın da vurguladığı gibi dünyada süpersonik füze çalışmaları konusunda kıyasıya bir yarış var.
Süpersonik füze teknolojisinde önlenemez bir saldırı üstünlüğüne sahip olan Rusya karşısında ABD büyük bir travma içinde. Çünkü ABD’nin üzerinde çalıştığı süpersonik füzelerin hiçbiri daha testlerden geçebilmiş değil. Üç ay önceki son füze denemeleri de başarısız oldu.
Rusya ise 2017’de ilk süpersonik füzesini geliştirdi. Rusya’nın şimdiye kadar testlerden başarıyla geçen Zirkon, Avangard, Kinzhal, ICBM, Sineva ve Kalibr adlı tam 6 farklı süpersonik füzesi bulunuyor.
Bu bağlamda Ukrayna’da savaştan daha fazlası yaşanıyor. Yeni bir dünya kuruluyor. Askeri caydırıcılığı kalmayan ve bu nedenle ekonomik yaptırmalarla ayakta kalmaya çalışan Atlantik’in son çırpınışlarına şahitlik ediyoruz. Zira Ukrayna’daki mücadele Rusya ile Batı’nın değil, ABD ile yeni dünyanın savaşıdır.
Haliyle Ukrayna’daki savaş uluslararası ilişkiler paradigmasını kökten değiştirecek. Çünkü bu savaşın amacı ekonomik çıkarlara ulaşmak değil.
Eski çağlarda olduğu gibi ekonomi ve yaptırımlar burada siyasi ve askeri hedefler için birer araç olarak devreye giriyor.
Dolayısıyla siber ve süpersonik teknolojinin başat konuma geçtiği yeni dünyada siyasi ve stratejik kararlar artık ekonomik çıkarlardan önce geliyor. MİT raporunda Fidan’ın da işaret ettiği üzere bölgesel ve küresel risklerle tehditlere karşı devletimizin hazırlık düzeyini artırmanın yolu, bu yeni teknolojilere sahip olmaktan geçiyor.