Müslüman niçin Müslümanlığını yapamıyor?

Aziz Dağtekin Yazdı

S-400 aldığımız sıralarda “Ne işimiz var Irak’ta? Ne işimiz var Suriye’de? Ne işimiz var Libya’da? Ne işimiz var Karabağ’da?” diye diye bizi Anadolu’ya hapsetmeye çalışan zihniyet hiç değişmiyor. Şimdi görebiliyor musunuz nerede ne çok işimizin olduğunu veya olabileceğini.

Kardeşim biz bir Cihan İmparatorluğunun bakiyesiyiz. Elbette her yerde hem de çok işimiz olacak. Daha düne kadar, “Bize kim saldıracak? Yunanistan mı? Suriye mi? Ermenistan mı? Niye S-400’ü aldınız? Bo boruları geri iade edeceğiz” diyen zihniyet bu günde hem suspus olmuş hem de “mavi vatana” masal diyebilecek kadar gaflete hatta delalete düşmüş durumdadır. 7 Ekim’den bu yana eli kanlı ABD ile bir olan soykırımcı İsrail, Gazze’de taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmazken, sözde ulusalcı geçinen “Atatürk’ün yurtta sulh, cihanda sulh” veciz sözünün arkasına sığınarak hiçbir dramatik vahşet yaşanmamış gibi hayatlarına devam edenler şimdi çok mutlusunuz değil mi?

Vatanlarını savunmak için haysiyet mücadelesi veren Gazzeli’yi, Flistinli’yi hor görenler sözüm sizedir. İsrail’in bir toprağa mı ihtiyacı var? Kendi güvenliğini mi tehlikede? Gazze’de yapılan soykırıma doğru bakacak olursak İsrail’in toprağa hiç ihtiyacı yok. Öyle abartılabilecek bir güvenlik problemi de yok. Çünkü bütün dünya bu soykırımcı Siyonist İsrail’in yanında. Ama bir şey var bu Siyonist İsrail’de! İnsan eliyle değiştirilmiş Tevrat’taki vaat edilmiş toprakların hepsini işgal et hırsı var.

Neresidir bu vaad edilmiş topraklar?

İsrail’in Güneyine bakarsanız Mısır, altında Suudi Arabistan’ın kuzeyi, Irak, İran, Lübnan, Ürdün, Suriye ve Türkiye’nin de yüzde 20’si içine alan hayal ürünü bir harita. Yani güneyimizden Kayseri’den aşağısı vaad edilmiş toprakların içerisindedir.

Peki bunun Türkiye’ye zararı var mıdır?

İsrail’in kuruluşuna bakarsanız geleceği okumanız ve görmeniz çok kolay. İsrail’i 75 yıl önce nokta kadar bir yere kurmuşlar. Ve işgalci İsrail, 75 yılda savunmasız Filistinli kardeşlerimizi katlederek çok ciddi bir toprağa sahip oldu. Bu zorbacı, işgalci ve soykırımcı aşağılıklara Müslümanlar göz yumdu, haçlı zihniyeti de alkış tuttu.

Peki bu işgalci İsrail’in nihai hedefi nedir? Vaad edilmiş topraklar.

Şimdi eğer Filistin orada olmaz ise, Filistin problemini kendi çözerse sıra Lübnan’da, Ürdün’de Suriye’de arkasından Türkiye geliyor demektir. Hani deniliyor ya! Yahu bu savaş Araplarla Yahudilerin savaşı bizi çok da ilgilendirmez. Hayır bu savaş hepimizi ilgilendirir. Çünkü bu savaş bin 400 yıldan beri aralıksız olarak devam eden haç ile hilalin savaşıdır.

Dikkat ediniz!. Yahudilerle Araplar, Müslümanlar savaşıyor ama denizde dünyanın en büyük uçak gemileri bekliyor. ABD’nin uçak gemileri orada, İngilizlerin uçak gemisi orada. Yani haçlılar orada. Gördüğünüz gibi bin 400 yıl önce başlayan savaş bütün sinsilikleriyle devam ediyor. Bu savaşın sonunda nihai hedefi Türkiye’dir. Bu savaşla bizim ne işimiz var diyen duyarsızlara da söyleyecek bir çift sözümüz elbette vardır. Bu Arap-Yahudi savaşı dediğiniz savaş sizi- bizi an itibariyle ilgilendirmeyebilir ama daha sonra çoluğumuzu, çocuğumuzu evladımızı ilgilendirecektir. Yani Filistin’e yapılanlar Türkiye’ye de yapılma ihtimali çok büyüktür.

Onun için Türkiye’nin bekası hatta sınırları Kudüs’ten başlıyor. Cilvegözü’nden değil. Cilvegözü’nden sınırı başlatırsanız o zaman Ankara’yı koruyamazsınız. Türkiye’yi korumanız için sınırlarımız tartışmasız Kudüs’ten başlamalıdır. Çünkü Selçuklu bu kutsal beldeyi 400 yıl yönetti. Her tarafı buram buram Türk kokan Gazze’de ve Kudüs’te yapılan katliam ve soykırıma dur dememizin vakti geldi de geçiyor.

Maalesef bu güne kadar ciddi şekilde biz ne Gazze’ye nede Kudüs’e sahip çıkamadık. Bu hem bizim hem de İslam aleminin büyük ayıbıdır. Yani Yahudi Yahudiliğini, Hristiyan Hristiyanlığını yapıyor ama Müslüman Müslümanlığını bu güne kadar yapamadı. İsrail’in yaptığı her katliama Müslüman geçinenler ya seyirci kaldı, ya alkış tuttu ya da daha fazla yapın diye hava sahalarını Siyonistlere açtılar. Bundan sonra temennimiz odur ki Müslüman’ın Müslümanlığını yapması ve zulme seyirci kalmamasıdır.

YÖNETİCİ Aziz Dağtekin

1960 yılında Elazığ'da doğdu. Öğrenimini İstanbulda tamamlayarak gazetecilik mesleğine 1983 yılında başladı. sırasıyla Hergün, Bulvar, Hürriyet ve Türkiye Gazetelerinde muhabirlik ve yazı işleri kadrolarında görev aldı. Basın sektöründen 2006 yılında emekli oldu. Halen idare yeri Adana olan ve Ulusal yayın yapan Netinternet, Ekonet Haber, Eko İntenet Haber sitelerinde Genel Yayın Yönetmenliği ve ekonomi ile alakalı yazı ve yorumlar yazmaktadır. Gazetecilik mesleği yanısara sigortacılık, pazarlama ve finans sektöründe üst düzey yöneticiliklerde bulundu. Sırasıyla İhlas Barter ve Turk Barter'da franchise ve bölge müdürlüğü görevlerinde yer aldı. 2005 yılında Turk Barter'dan ayrılarak Anadolu Barter'ı kurdu. Halen 13'e yakın şubesiyle faaliyet gösteren Anadolu Barter'ın Yönetim Kurulu Başkalığını yürütmektedir. Evli ve 2 çocuk babası olan Gazeteci-Yazar Aziz Dağtekin halen Basın Konseyi üyesi ve Adana'da Kurulu bulunan Çukurova Güreş Vakfı ile Elazığlılar Kültür ve Dayanışma Derneğinin de kurucu üyesidir.

Göz Atmak İster misiniz?

Türkiye için en büyük tehlike nedir? ABD mi, İsrail ve terör mü, Ruya’nın nükleeri mi?

AZİZ DAĞTEKİN’İN İNCELEME YAZISI Dünya’yı huzursuz eden son uluslararası gerginlikler, ABD ile AB’nin savaşları kışkırtıcı …

Bir yanıt yazın