Neden MHP’nin kapatılması isteniyor?

Aziz Dağtekin Yazdı

ABD, batı dünyası geliştirdikleri sistematik entrikalarla MHP’ye saldırmak için denenmedik yol bırakmıyor. 12 Eylül öncesinde sağ-sol kavramıyla kardeşi kardeşe kırdıran, daha sonra da eğitip-donattığı, finanse ettiği Asala ile PKK’yı, FETÖ’yu başımıza bela edip ülkemizi bölmek isteyen ABD, bu sinsi planlarıyla emeline ulaşamayınca en büyük engel olarak gördüğü MHP’yi siyaset sahnesinden kaldırmak için yeni senaryolar kurgulayıp uygulamaya koymuş durumda.

MHP’yi itibarsızlaştırmak, toplumun gözünde küçük düşürmek için son oyunu olarak Ankara’da bir silahlı saldırıda öldürülen eski Ülkü Ocakları başkanı Sinan Ateş cinayetiyle ilgili MHP’ye yönelik birtakım suçlamalar ve saldırılar olduğu inkar edilemez. Bu saldırılar medyadan, siyasetten hata akademik camiadan geldi. Şimdi MHP, bu saldırı ve iftiralara bir durun bakalım diyor. Aslında MHP’nin bu tavrı ileride sadece siyasette değil, siyasal iletişim konusunda da belirleyici olacak bir tavır. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin bu 154 kişilik listeyi açıklamasıyla aslında şunu söylüyor “Bize bu iftiraları atıyorsunuz. Ama bu iftiraların daha doğrusu bu iddialarınızı delile dayandırılacak bilgi, belge elinizde her ne varsa buyurun, gelin mahkemeye sunun. Bu cinayetin faillerinin gerçekten ortaya çıkmasını isteyen kim varsa buyursun elindekileri mahkemeye sunsun. Ha elinizde bir bilgi, belge olmadan somut hiçbir delil olmadan bu iddiaları dile getiriyorsanız ben de sizden hukukun önünde hesap soracağım” diyor.

Sayın Bahçeli,  zaten altını çizdiği açıklamasında diyor ki, “Hukuk zemininde hesaplaşacağız”  MHP’nin bu çıkışı aslında siyasal iletişim anlamında çok önemli. Çünkü özellikle sosyal medyanın etkinlik kazanmasıyla beraber hani bizde bir söz vardır ya “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz” diye!. İşte bu sözün tam arkasına saklanarak herkese her kuruma, her siyasi partiye, her kamu kuruluşuna, her siyasetçiye bir cümle her kesime iftira atılıyor sosyal medyadan.  Sayın Bahçeli diyor ki “Madem bu cinayetle benim partim ilişkilendirmek konusunda bu kadar eminseniz, net bilgiye belgeye de sahipseniz getirin mahkemeye sunun. Herkes neyin ne olduğunu görsün. Şayet elinizde bir şey yoksa o zaman partimin kurumsal kimliğine yapılan saldırıları yasal yollardan hakkımızı savunacağım” diyor. Bu saldırıları sorgulamanın en önemli kısmı. Bir de “Türk siyasetinde neler oluyor?” diye bakmak lazım. Çok net bir biçimde Türkiye’de MHP kapatılsın argümanının altı doldurulmaya çalışılıyor. Ne zamandan beri? Uzunca bir süreden beri. Bakınız Sinan Ateş  davasının başladığı gün bir gazetede bir köşe yazarının yazdığı yazı çok şey anlatıyor aslında!.

Ne diyor yazının başlığında? “Başardık oğul!..” Peki bu yazıda ne anlatılmak isteniyor? Malumunuz olduğu üzere Yunanistan’da 2015 yılında ırkçı faşist Altın Şafak Partisi tarafından öldürülen bir Yunan genç olayı vardı. O gencin mahkeme sürecinin anlatıldığı bir yazı ne ilginçtir ki yine bir anne üzerinden yani o öldürülen gencin annesi üzerinden kaleme alınıyor. Ve adeta bir yerlere mektup yazılıyor. Yunanistan’da böyle böyle oldu diye. Irkçı faşist bir parti bir genci öldürdü, yargı onu cezalandırdı ve anne mahkemeden çıkarken “Başardık be oğlum” diye kameralara açıklama yaptı algısı ile bir yerlere selam çakılıyor. Çok ilginçtir ki bu selam çakma işi Sinan Ateş davasının başladığı gün bu yazının yayınlanması gayet enteresan bir şey. Yine tam Sinan Ateş davasının görüldüğü günde bir de firari FETÖ’cu hesap çok manidar bir mesaj yayınladı? FETÖ’cu hesap paylaşımında diyor ki, “Türkiye, gri listeden çıkıp dünya ekonomisine yeniden entegre olacaksa, MHP’nin devletten sökülüp atılması lazım.” Yine bu firari FETÖ mensubunun Türkiye’nin gri listeden çıkacağı süreçte dünyaya daha doğrusu bizim toplumumuza verdiği mesajda gri listeden çıkabilirsiniz ama bunun bir şartı var. Peki ne yapacağız? MHP’yi kapatacağız. Peki bir kez daha samimi bir şekilde kendi kendimize soralım. MHP neden kimi rahatsız ediyor? Neden MHP’nin kapatılması isteniyor? Neden 2011 yılındaki kaset kumpaslarından beri MHP’nin sistemli bir şekilde baraj altında kalması siyasetten tasfiyesi istendi? Burada bu soruları soran kişinin MHP’li olmasına ya da Ülkücü hareketin içinden gelmesine gerek yok. Hangi küresel güç odakları neden Türkiye’de MHP’den rahatsız? MHP denklemin neresine denk geliyor ki 2011 yılında oluşturulan algılarla baraj altında bırakılmaya çalışıldı? Neden 2015 yılında MHP içerisinden kopartılan bir grup aracılığıyla MHP’yi yedeklenecek, MHP’nin içini boşaltacak bir siyasi oluşum hayata geçiriliyor. Sonra biz o oluşumu muhalefetin işte Biden’ın oluşturduğu o çerçevesini çizdiği projenin içerisinde görüyoruz. Altılı masanın bacaklarından biri olarak görüyoruz. Hiçbirisinde başaramıyorlar. Şimdi Ankara’da yargıya intikal etmiş, çok üzücü olay çok acılı bir olay. Genç bir akademisyenin Ankara’nın göbeğinde bir cinayete kurban gitmesi, bir suikast sonucu öldürülmesi elbette acı verici. Fakat bu olayın acı veren bir tarafı da hukuka intikal etmiş bir davanın siyasi zemine çekilmeye çalışılıyor olması. İşte Yunanistan örneğinde anlatıldığı gibi. Yukarıda izah ettiğim sebeplerle MHP’nin kapatılmasının zemin taşları oluşturulmaya çalışılıyor. Yine yakın dönemde Ülkü Ocaklarını, terör örgütü listesine alınmasını öngören birtakım çıkışlar geldi. Nerden geldi bu çıkışlar? Tabii ki Batı dünyasından, Avrupa’dan, Amerika’dan. Ve bütün bunları üst üste koyduğumuzda demek ki Türkiye’de MHP’yi tasfiye etmeden bir şeyi başaramayacaklarını anlamış olmalılar ki sistemli bir şekilde MHP’nin üzerine gidip bu partiyi siyaset sahnesinden çekilmeye zorlamaya çalışıyorlar.

İşte Devlet beyin yaptığı açıklamada aslında “Hodri meydan” diyerek şunu söylemek istedi. Elinizde ne bilgi ve belge varsa getirin bağımsız yargının önüne koyun. Bağımsız yargı somut bir şekilde hepsini değerlendirsin ve gerçek tüm çıplaklığıyla ortaya çıksın. Ama bu iddialarınızı destekleyecek elinizde somut bir şey yoksa da “Bize iftira atmayın susun” mesajıdır.

Bu açıklamanın başka bir izahı yok. Bu çerçevesini çizdiğim durum bir süredir Türkiye’de sahnelenen bir oyun olarak önümüzde duruyor. Yani MHP’ye yönelik sistemli bir karalama kampanyasıyla MHP’yi itibarsızlaştırmak, hatta kapatılmasını ve Türkiye’nin bazı ekonomik sorunlarının müsebbibi olarak da gösterilmeye çalışılıyor olması savunduğumuz tezleri güçlendiriyor. Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıyı aşabilmemiz için seçenek olarak MHP’yi kapatma olarak toplumun önüne getirilmeye çalışılıyor. Kim tarafından ABD, Batı ülkeleri ve küreselcilere uşaklık eden vatansız firari FETÖ’cüler tarafından. Olay bu kadar basit!

Yok Osman Kavala hapisten çıktığı gün 100 milyar dolar gelecek, yok Selahattin Demirtaş tahliye olduğu gün Türkiye kavramı kalkacak Türkiyeli sistem oluşacak. Gibi kafa karıştırıcı kışkırtıcı suni gündem oluşturulmaya çalışılıyor. MHP, kapatılırsa adamların önünde engel kalmayacak istedikleri gibi at koşturmuş olacaklar. Peki bu zihniyette olanlar neden HDP’nin DEM’in kapatılmasını istemediler. Çünkü hepsi aynı kaynaktan besleniyorlar ve aynı kaynağa uşaklık ediyorlar da ondan. Şimdi anladınız mı MHP’nin neden Sinan Ateş cinayetin faili olarak gösterilmek istendiğini!.

YÖNETİCİ Aziz Dağtekin

1960 yılında Elazığ'da doğdu. Öğrenimini İstanbulda tamamlayarak gazetecilik mesleğine 1983 yılında başladı. sırasıyla Hergün, Bulvar, Hürriyet ve Türkiye Gazetelerinde muhabirlik ve yazı işleri kadrolarında görev aldı. Basın sektöründen 2006 yılında emekli oldu. Halen idare yeri Adana olan ve Ulusal yayın yapan Netinternet, Ekonet Haber, Eko İntenet Haber sitelerinde Genel Yayın Yönetmenliği ve ekonomi ile alakalı yazı ve yorumlar yazmaktadır. Gazetecilik mesleği yanısara sigortacılık, pazarlama ve finans sektöründe üst düzey yöneticiliklerde bulundu. Sırasıyla İhlas Barter ve Turk Barter'da franchise ve bölge müdürlüğü görevlerinde yer aldı. 2005 yılında Turk Barter'dan ayrılarak Anadolu Barter'ı kurdu. Halen 13'e yakın şubesiyle faaliyet gösteren Anadolu Barter'ın Yönetim Kurulu Başkalığını yürütmektedir. Evli ve 2 çocuk babası olan Gazeteci-Yazar Aziz Dağtekin halen Basın Konseyi üyesi ve Adana'da Kurulu bulunan Çukurova Güreş Vakfı ile Elazığlılar Kültür ve Dayanışma Derneğinin de kurucu üyesidir.

Göz Atmak İster misiniz?

Türkiye için en büyük tehlike nedir? ABD mi, İsrail ve terör mü, Ruya’nın nükleeri mi?

AZİZ DAĞTEKİN’İN İNCELEME YAZISI Dünya’yı huzursuz eden son uluslararası gerginlikler, ABD ile AB’nin savaşları kışkırtıcı …

Bir yanıt yazın