ABD, hala 15 Temmuz öncesi Türkiye’yi hayal ediyor olmalı ki, Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400 hava savunma sistemlerinin Ukrayna’ya verilmesini teklif etmiş veya edecekmiş. Ne akıl değil mi?
Türkiye “ver papazı, al papazı” dönemini geride bırakalı hayli zaman oldu. Uyutulan dev artık uyandı. Katakulli işleri seven ve her alanda kendisine figüran arayan ABD, son Ukrayna kışkırtmasında güçsüzlüğünü kanıtlamış, Rus’un S-400’lerine takılmıştır. Kıçını kurtarmak için tutunacak figüran dal arıyor.
Anlaşılan o ki, ABD ve NATO, Türkiye’nin olmadığı bir arenada istediği gibi at koşuşturamıyor. Bir oyana bir bu yana savrulup duran ABD, Rusya’ya karşı sahada icraat göstermediği gibi, sivillerin de ölümlerine ortak oluyor. Ne hazindir ki, Ukrayna’yı da gazlayan, Rusya’yı da tavşana kaç, tazıya tut misali kışkırtan ABD, bölgede akıtılan masum insanların akan kanına ve kimsesiz bırakılan çocukların günahına ortak olmuştur.
Bu kandan beslenen Emperyalistler beli ki bazı konularda anlaşmışlar. Rusya’nın Ukrayna’yı bombalamasıyla sivil can kayıpları artmaya devam ediyor. Böyle korkunç bir tablo karşısında Kiev yönetimi, hava sahasının kapatılmasının yanı sıra ABD’den hava savunma sistemlerinin tedarikini talep ediyor. Peki ABD, ne yapıyor? Türkiye’ye Rus güçlerine karşı mücadeleye destek olması için S-400 hava savunma sistemlerini Ukrayna’ya göndermeyi teklif etmiş veya edecekmiş!. Be kardeşim mademki bu kadar samimisin niye Yunanistan’da bulunan S-300’leri göndermiyorsun. Yok mu senin Patriotlerin? PKK’ya, YPG’ye gönderdiklerinden artan bir şey kalmadı mı? Göndersene!. Yunanistan’da bu kadar askeri yığınağı kime karşı yaptın? Sen önce bir bunun hesabını ver bakalım.
Sonra bir de şunu söyleyelim. Al papazı ver papazı dediğimizde, ajanınızı aldığınız ama Türk’e düşmanlık yapan işbirlikçinizi bir türlü iade etmediniz. Bunu da tarihe not düştüğümüzü hatırlatalım. Kaldı ki S-400 meselesi bu kadar basit bir mesele değil. Bizim için Türkiye’yi çatısız bırakmak vatana ihanet etmek kadar tehlikeli bir durumdur.
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman’ın Türkiye ziyareti sırasında bir Türk televizyonuna 5 Mart’ta verdiği demeçte, “Herkesin S-400 konusunun uzun süredir devam eden bir sorun olduğunu bildiğini düşünüyorum ve belki de bu, sorunu çözmek için yeni bir yol bulabileceğimiz bir an” diyerek bize güya yol göstermiş oluyormuş!..
Bay Sherman, sizin göstermiş olduğunuz o tuzaklı yollardan çok geçtik çok ta bedel ödedik. Unutmadık. Bizi birçok alanda aldattınız. Çok şükür Türkiye şimdiye dek bıçak sırtında başarıyla yürümeyi başardı. Ancak S-400’lerin gönderilmesi kesinlikle ciddi bir Türk-Rus krizine yol açacağını bildiğiniz için bizi tuzaklıyorsunuz. Ayrıca bizim için S-400, Türk egemenliğinin bir sembolü haline geldi, bu yüzden S-400’leri takas etmek artık “al papazı, ver papazı” kadar kolay olmaz bunu iyi belleyesiniz. Bu savaş bizim savaşımız değil, siz emperyalistlerin savaşında taraf olmamız da doğru değil. Biz sadece tarihi misyonumuz gereği her daim mazlumların yanında olduk. Siz zalimlerle bir olmayıp topla-tüfekle savaşmadan mazlum Ukrayna halkına insani yardım savaşında savaşacağız. Siz ise işgalci ve sömürge savaşlarınıza devam edin. Nasıl olsa dünyayı siz emperyalist beşler çetesi olarak yönetiyorsunuz.
Bay Sherman, size ve siz dünyayı parsel parsel bölen diğer emperyalist ortaklarınıza, yakamızdan düşmeniz ve bizi anlayabilmeniz için merhum ozanımız Mahsun-i Şerif’in şu dörtlüklerini iyi okuyasınız. belki işinize yarar. Bilmem anlatabildik mi?
Parsel parsel eylemişler dünyayı
Bir dikili taştan gayrı nem kaldı
Dost köyünden ayağımı kestiler
Bir akılsız baştan gayrı nem kaldı
Nice sular gördüm umman çıktılar
Nice dertler gördüm derman çıktılar
Eski dostlar bize düşman çıktılar
Üç beş türlü puşttan gayrı nem kaldı
Padişah değilim çeksem otursam
Saraylar kursam da asker yetürsem
Hediyem yoktur ki dosta götürsem
İki damla yaştan gayrı nem kaldı
Arsız diye diye arsız ettiler
Nursuz diye diye nursuz ettiler
Aç koydular bizi hırsız ettiler
Sermayede borçtan gayrı nem kaldı
Mahzuni Şerif’im çıksam dağlara
Rast gelsem de avcı vurmuş merala
Doldur tüfeğini beni yarala
Bir yaralı döşten gayrı nem kaldı